Türk sanat tarihinin öncü isimlerinden biri olan Aliye Berger, Türkiye’nin ilk oyma ve kazıma tekniğiyle çalışan gravür sanatçılarındandır. Aynı zamanda dışavurumcu tarzıyla sanat dünyasında özgün bir yer edinmiş, hem Türkiye’de hem de uluslararası platformda kendine önemli bir yer bulmuştur.
Aliye Berger’in yaşamı yalnızca sanatsal başarılarla değil, aynı zamanda dramatik olaylarla da şekillenmiştir. Sanat dolu bir ailede doğan Berger’in hayatı, sanat, tutku, trajedi ve azimle örülmüştür.
Aliye Berger, Türkiye’nin kültür ve sanat tarihine yön veren önemli bir ailenin ferdiydi. 24 Aralık 1903 tarihinde İstanbul’un Büyükada semtinde dünyaya gelen Berger’in ailesi, Osmanlı döneminin seçkin ve entelektüel çevrelerinden geliyordu. Babası Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa, Osmanlı tarihçisi ve devlet adamıydı. Annesi ise Giritli Sare İsmet Hanım idi.
Bu köklü ailede sanat neredeyse bir yaşam biçimiydi. Aliye Berger’in kardeşlerinden biri, ünlü yazar ve deniz tutkunu Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) idi. Diğer kardeşi Fahrelnissa Zeid, Türkiye’nin ve dünyanın sayılı kadın ressamlarından biri olarak tanınır. Ayrıca seramik sanatçısı Füreya Koral, ressam Nejat Melih Devrim ve tiyatro sanatçısı Şirin Devrim gibi birçok sanatçı da Berger’in yakın akrabaları arasındadır. Bu durum, onun sanata duyduğu ilgiyi ve yeteneğini besleyen en temel kaynaklardan biri oldu.
Aliye Berger’in özel hayatında en dikkat çeken kişi, Macar keman virtüözü ve müzik pedagogu Karl Berger oldu. 1924 yılında müzik dersleri alırken tanıştığı Karl Berger ile arasında tutkulu ve sıra dışı bir ilişki başladı. Karl Berger’in çapkınlığıyla tanınması, ilişkilerinin başında çeşitli çalkantılara neden oldu. Hatta Aliye Berger’in kıskançlık krizleriyle yaşanan dramatik olaylar basına dahi yansımıştı.
Çift, uzun yıllar evlenmeden birlikte yaşadı ve 1947 yılında resmi olarak evlendiler. Ancak ne yazık ki bu evlilik çok uzun sürmedi. Karl Berger, evlendikten sadece altı ay sonra hayatını kaybetti. Bu büyük kayıp, Aliye Berger için hem bir dönüm noktası hem de sanatına daha sıkı sarıldığı bir dönem oldu. Eşinin ardından Londra’ya giderek John Buckland Wright ile gravür ve heykel çalışmalarına ağırlık verdi.
İlk öğrenimine Büyükada’da başlayan Berger, ardından İstanbul’daki Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’ne girdi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında eğitimi kısa süreli sekteye uğrasa da, Madame Braggiotti’nin özel okulunda devam etti ve Fransız Büyükelçiliği’nde girdiği sınavlar sonucunda diplomasını aldı.
Sanatın her dalına ilgi duyan Berger, küçük yaşlarda resim ve piyano dersleri almaya başladı. 1924’te tanıştığı Macar keman virtüözü Karl Berger ile aşk yaşamaya başladı. Karl Berger ile ilişkisi fırtınalı olsa da, 1947 yılında evlendiler. Ancak bu evlilik sadece 6 ay sürdü; Karl Berger kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Bu trajik kayıp, Aliye Berger’in sanatına yönelmesine neden oldu.
Londra Yılları ve Gravür Eğitimi
Eşinin ölümünün ardından sanatına daha fazla yönelen Aliye Berger, Londra’ya giderek ünlü gravür sanatçısı John Buckland Wright’ın atölyesinde eğitim aldı. Burada gravür ve heykel çalışmaları yaptı. Üç yıl süren bu eğitim, onun kariyerinde bir dönüm noktası oldu.
Türkiye’ye Dönüş ve İlk Sergi
1951 yılında Türkiye’ye dönen sanatçı, yanında yaklaşık 150 gravür çalışmasıyla İstanbul’a geldi. İlk kişisel sergisini İstanbul Fransız Konsolosluğu’nda açtı ve sanat çevrelerinin dikkatini çekti.
“Güneşin Doğuşu” ve Büyük Başarı
1954 yılında Yapı Kredi Bankası’nın düzenlediği “İş ve İstihsal” temalı yarışmada “Güneşin Doğuşu” adlı eseriyle birincilik kazandı. Bu ödül, onu geniş kitlelere tanıttı ve sanat çevrelerinde saygınlık kazandırdı.
Aliye Berger, resimlerinde İstanbul’un gündelik yaşamını, sokaklarını ve atmosferini bazen gerçekçi bazen de fantastik ögelerle yansıttı. Eserlerinde özgün bir lirizm ve dışavurumculuk hâkimdir.
Sanatında özellikle oyma baskı (gravür) tekniğini benimsemiş ve bu alanda öncü olmuştur. Zımpara kâğıdı, tülbent, kasap kâğıdı gibi farklı malzemeleri kullanarak siyah-beyazın ara tonlarında çalışmalar yapmıştır.
Yağlı boya, desen, heykel gibi birçok disiplinde eser vermesine rağmen, gravür sanatını Türkiye’de tanıtan ve yaygınlaştıran en önemli sanatçılardan biri olarak kabul edilir.
Aliye Berger, yaşamı boyunca dünyanın çeşitli şehirlerinde 12 kişisel sergi açmış, 48 karma sergiye katılmıştır. Sanatçının eserleri bugün İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde ve Viyana’daki Albertina Müzesi’nde sergilenmektedir.
10 Ağustos 1974’te, doğup büyüdüğü yer olan Büyükada’da hayatını kaybetti. Ancak sanat dünyasındaki etkisi bugün hâlâ sürmektedir.
Aliye Berger kimdir?
Aliye Berger, Türkiye'nin ilk oyma ve kazıma gravür sanatçılarından biridir. Ressam, gravür ustası ve dışavurumcu sanatçı olarak tanınır.
Aliye Berger ne zaman doğdu ve öldü?
24 Aralık 1903’te İstanbul Büyükada’da doğmuş, 10 Ağustos 1974’te yine Büyükada’da hayatını kaybetmiştir.
Hangi teknikle çalıştı?
Gravür (oyma baskı) tekniğini ustalıkla kullanan Berger, ayrıca desen, yağlı boya ve heykel çalışmaları da yapmıştır.
Aliye Berger’in ailesi kimlerdir?
Babası Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım’dır. Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ve ressam Fahrünnisa Zeid kardeşleridir.
Aliye Berger’in en bilinen eseri hangisidir?
1954 yılında birincilik ödülü aldığı "Güneşin Doğuşu" adlı yağlı boya tablosu en bilinen eseridir.
Eserleri nerede sergileniyor?
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Viyana'daki Albertina Müzesi gibi önemli kurumlarda eserleri sergilenmektedir.
Siz de aklınızdaki soruları sorabilir, konuyla ilgili fikirlerinizi paylaşabilirsiniz.
Bu haber için yorum bulunmamaktadır.
eleman.net'te her gün yüzlerce yeni iş ilanı yayınlanıyor. Hayalindeki işe başlamak için özgeçmiş oluştur ve sana en uygun ilanlara başvur.
Hemen Özgeçmiş OluşturBu siteyi kullanmadan önce verileriniz hakkında aydınlatma metnini, gizlilik ve üyelik koşullarını inceleyebilirsiniz.